YAPAY ZEKÂ, ROBOTLAR VE HUKUKUN GELECEĞİ
- Ali Rıza Geylani
- 17 Ağu 2023
- 9 dakikada okunur

Geçmişten günümüze insanlık, ihtiyaçlarını karşılayabilmek, merak duygusunu gerçekleştirebilmek ve hayatını kolaylaştırmak için araç ve gereçleri yapma, üretme veya geliştirme çabası içinde olmuştur. Bu çabanın gerçekleştirilebilmesi için ise yetenek, bilgi ve tecrübeye ihtiyaç vardır. Bu durumda teknoloji kavramı karşımıza çıkmaktadır.[1] Kısacası insan yeteneklerini genişletmek ve insan ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan bilgi diyebiliriz. Teknoloji, insanların kendi amaçlarına uygun olarak doğal dünyayı kullanmasıdır; teknoloji, bilimi kullanarak hayatı kolaylaştırmak için yapılan araç ve gereçlerdir.
Teknolojik gelişmeler ile birlikte insan hayatı ciddi bir şekilde değişmiş ve kolaylaşmış durumdadır. Başta sanayileşme ve askeri alanların etkisiyle hızlı bir gelişim gösteren teknoloji, özellikle son yarım yüzyılda telefon, bilgisayar ve internetle dünyanın her yerinde iletişimi sağlanır hale getirmiştir. Askeri alandaki gelişmeler ise dünya savaşları ile hız kazanmış ve günümüzde insan gücü yerine teknolojik araç ve gereçler yer almıştır. Sağlık alanında ameliyatlar, organ nakilleri, DNA araştırmaları gibi faaliyetler de teknolojiyle bütünleşmiştir. Hukuk alanında ise özellikle ceza hukukunda teknolojiden yararlanabilmektedir. Yargılamanın yapılmasında ve suçluların yakalanmasında teknoloji kullanılmakta; güvenlik kameraları, parmak izleri, DNA testi ve teknik takip sistemleri gibi teknolojiler, ceza soruşturma ve kovuşturmalarında kullanılmaktadır.[2]
Günümüzde teknolojide gelinen son noktada şimdiye kadar filmlerin senaryolarında yer alan ve ancak hayal dünyası ile sınırlı olabilen yapay zekâ yer almaktadır. Bu teknolojik gelişme ile birlikte yapay zekânın insan hayatına faydasının vazgeçilmez bir parça olacağı konusunda görüşler yer almakla birlikte, bunun aksine insanlığının sonunun yapay zekâ eliyle gerçekleşebileceğini savunan görüşler de söz konusudur. Aralarında Stephen Hawking ve Elon Musk gibi çok değerli bilim insanlarının, yapay zekânın insanlığın sonunu getirebilecek tehlikeleri barındırdığı ve araştırmalarda izlenecek etik kurallar ve güvenlik ilkelerinin olması gerektiği uyarılarında bulunmuşlardır. Yapay zekânın günümüzde insan iradesine bağlı olduğu ve varlığını tespit noktasında yetersiz olduğu ifade edilse de Turing testinden geçebilecek nitelikte bir yapay zekânın “Ben niye buradayım?” dediği ve bir şekilde bilinçli olduğuna insanları ikna ettiği anda verilecek tepkinin ve sonraki adımların ne olması gerektiğini, bu teknolojik gelişmelerden etkilenecek bütün alanların uzmanları tarafından şimdiden tartışılması ve zihinlerdeki soruların cevaplandırılması gerekmektedir. [3]
Hukukun da bu gelişmelerden etkilenmesi kaçınılmazdır. Son yıllarda özellikle ceza hukuku alanında, kullanımı insan kontrolü altında olan yapay zekâlı teknolojik araç ve gereçlerin cezai sorumluluğunun ne olacağı ve gelecekte kendi iradesi ile düşünebilen, hareket edebilen ve yorumlayabilen bir yapay zekânın ceza hukuku alanındaki sorumluluğunun ne olabileceği konusunda araştırmalar ve tartışmalar gün geçtikçe daha da önemini arttırmaktadır. Bununla birlikte hukukun diğer alanları açısından da değerlendirmelerin yapılması gerekmektedir. Robotlara ve yapay zekâya tanınabilecek hakların insan hakları, insan onuru ve etik açısından değerlendirilmesi, fikri mülkiyet, borçlar hukuku, anayasa hukuku, medeni hukuk ve hukuk felsefesi alanları içerisinde tanımlarının yapılması ve bu alanlar içerisindeki konumunun belirlenmesi gerekir. Hukukun çalışma alanlarının tamamında yapay zekânın ve robotun değerlendirmesini yapabilmek, hukuk içerisindeki konumunu belirleyebilmek için yapay zekâ, robot, bot, otonomi gibi kavramların tanımını yapmak gerekmektedir.
YAPAY ZEKÂ VE ROBOT NEDİR?
Yapay, doğada oluşmamış olan fakat doğada oluşmuş şekline en yakın ve en uygun şekilde insan eliyle yapılmış olandır. Yapılan bir eşya olabileceği gibi zekâ kavramında olduğu gibi yeti de olabilir. Zekâ ise duyguların, gerçeklerin, olguların algılanması ve bunların öğrenebilmesi; öğrenme ve algılama süreci sonunda geliştirilen verinin işlenebilmesi ve bu işlenen verileri bir mantık çerçevesinde adımlar atmaya yönelik kullanabilme yetisidir.[4] Robot kavramı üzerinde fikir birliği yoktur ve başka kavramların da eklenmesiyle kavram karmaşasına sebebiyet vermektedir. ISO 8373(robotlar ve robotik cihazlar) kapsamında yapılan tanıma göre robot, iki veya daha fazla eksende programlanabilen, belirli bir otonomi seviyesine sahip, amaçlanan görevleri yerine getirebilmek için belirli alanda hareket eden hareketli mekanizme olarak kabul edilmektedir. Bu tanıma paralel olarak robot, insan tarafından bir talimatla, dizayn edildiği amaca uygun olarak o amacı ifa etmek için üretilen bir makinedir.[5] Bu durumda robotta bir zekâ aranmaz ve yapay zekâdan bu yönüyle ayrılır. Ancak robota yapay zeka entegre edildiği takdirde, otonom ve karar verebilir hale gelmesi söz konusu olabilecektir. Otonom ise günümüzdeki etkileri bakımından daha çok robotik mühendisliği bağlamında ele alınsa da otonomi kavramı felsefe ve hukuk alanlarında da birtakım sonuçlar doğurur.
Robotik mühendislik bakımından ele alındığından, otonom robot, “bir kere aktive edilmesiyle beraber uzun süreler boyunca bir dış kontrol olmadan gerçek dünyada en azından belirli alanlarda faaliyet gösterebilen” robot olarak tanımlanmaktadır. Felsefi açıdan ele alındığında ise, otonomi, robotun kendi amaçlarını belirleyebilmesi ve bu amaçlar uğrunda karar verebilmesi imkânını ifade eder. Hukuki açıdan otonominin birden çok hukuki alana ait kavramla ilişkilendirilebilir. Örneğin; yasal bir statüye sahip olmak, yasal ehliyete sahip olmak, kararları veya eylemleri sebebiyle yasal açıdan sorumlu tutulabilir olmak.[6]
Kavramı, hukuki açıdan ele almak beraberinde ontolojik sorgulamaları, gerçek kişi, tüzel kişi, hayvan ve eşya sınıflandırmasında robotların nereye ait olduğu ayrıca robotların yasal hak ve sorumluluklara sahip olmalarının ve verdikleri zararlardan hukuki ve cezai anlamda sorumlu tutulmalarının mümkün olup olmadığı tartışmaları gündeme gelmektedir.
YAPAY ZEKÂ VE ROBOTİK HUKUKU ALANINDAKİ YASAL GELİŞMELER VE ÇALIŞMALAR
Yapay zekâ ve robot teknolojisinin gelecekte insan hayatında vazgeçilmez bir parça olarak yer edinmesiyle ortaya çıkacak sorunların çözümü için her alanda çalışmaların yapılması bununla birlikte her alanın da müşterek bir çalışma içerisinde bulunması gerekmektedir. Hukukun alt alanlarında da bu teknolojik gelişmeler kapsamında yapılacak çalışmaların belli bir sistematik içerisinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Yapay zekâların ve robotların hukuk içerisindeki konumu belirlenirken bu teknolojilerin kişilik konusunda felsefenin kişilik kavramının içini doldurmak için kullandığı niteliklerden yararlanılması gerekir. Felsefenin kullandığı nitelikler hukukun aradığı niteliklerden farklı olarak ruh, yönelimsellik, olgusal bilinç, duygular, ilgiler, özgür irade gibi örnekleri verilen unsurları içerir. İnsan olmayan öznelere kişilik tanınması fikrine karşı çıkan bazı felsefi argümanların özellikle mahkemeler ve yasama organları nezdinde destek bulması mümkündür. “Bir robotun asla duygusu veya ruhu olamaz.” Söyleminde bulunulması mümkün olmakla birlikte bu durum felsefenin tartışmaya katkısının göz ardı edilemeyeceği bir gerçektir. [7]
Yapay zekâ ve robot teknolojilerinin etik açısından değerlendirilmesi de hukuk açısından gereklidir. Etik, basit tanımıyla, iyi ve kötünün bilimi olarak ifade edilebilir. Roboetik ilk kez 2002 yılında Gianmarco Veruggio tarafından kullanılmış bir terimdir.[8] Özellikle hayati kararlar almak durumunda kalabilecek veya sürekli olarak insanlarla yakın temas içerisinde bulunan robotların ahlaki bir temele dayalı muhakeme mekanizmalarına sahip olması gerektiği konusundaki tartışmalar robotik teknolojiler alanında çalışan uzmanlar tarafından değerlendirilmektedir. Bazı yazarlar böyle bir etik kodun veya altyapının gerekli olmadığını, ahlaksal değerlerin kodlanabilecek şeyler olmadığını, robotların etik kavramına yabancı olduğu savunulmuştur. Bazı düşünürler ise tam aksine roboetiğin son derece gerekli olduğunu ve robotların, duyguların sebep olabileceği muhakeme bozuklarından muaf olmaları sebebiyle ahlaksal değerlendirmeleri bir insandan çok daha iyi ve tutarlı bir biçimde yapıp uygulayabileceklerini ileri sürmüşlerdir. Bu konuda günümüzde hâkim görüş bulunmamaktadır. Bu yüzden kesin sonuca ulaşmak şimdilik zor görünmektedir.
Mevcut hukuk sisteminde yapay zekâlı varlıkların hukuki statüsü ile hukuki ve cezai sorumluluğuna dair düzenlemeler yer almamaktadır. Bu düzenlemeler ancak teknolojinin gelişmesi sonrasında ortaya çıkan hukuki ihtiyaçların gündeme gelmesi durumunda söz konusu olacaktır. Bu zamana kadar bu düzenlemelerin yer almaması hukuk düzenlerinin Roma Hukuku’ndan beri süregelen kişi ve eşya ayrımına dayanmasıdır. Ancak yapay zekâlı varlıkların insanın tabi olduğu düzenlemelere konu olması mümkün olmadığı gibi; eşya tanımı kapsamında değerlendirilmesi de mümkün değildir.[9] Bu nedenler yapay zekâlı varlıklar için Anayasa, medeni kanun, fikri mülkiyet, borçlar kanunu ve ceza kanunu gibi kanunlar ile yapay zekâlı varlıkların tanımı ve hukuki statüsü tespit edilmelidir.
Günümüz teknolojisinde özellikle ceza hukuku uygulaması konusunda yeni tartışmalar gündeme gelmektedir. ABD Arizona eyaletinde yaşanan sürücüsüz araç kazası sonucunda bir kişi hayatını kaybetmiştir. Aynı şekilde Tesla şoförü otomatik sürücü devrede iken gerçekleşen kaza sonucunda bir kişi yaşamını yitirmiştir. Bu durumlarda yeterli hukuki düzenlemelerinde olmaması sebebiyle cezai sorumluluğun kime ait olduğu tartışmaları söz konusu olmaktadır. Cezai sorumluluğun altında yatan mantık, failin devlet otoriteleri tarafından cezalandırılmasıdır. Bu ilkenin robotik teknolojilere veya yapay zekâlı varlıklara uyarlanması durumunda henüz robotun veya yapay zekâlı varlıkların fail olarak cezalandırılması mümkün gözükmemektedir. Şu an için bir robotun veya yapay zekâlı varlığın eyleminden sorumlu ve fail olarak nitelendirilebilecek kişileri bu teknolojilerin üreticisi, programcısı, satıcısı veya kullanıcısı gibi kişiler için söz konusu olur. Tesla sürücüsüz araba olayında olduğu gibi kullanıcının bazı güvenlik uyarılarını ihlal etmesi sebebiyle bu olayda kullanıcının cezai sorumluluğuna gidilmiştir.
Dünyadaki mevzuat durumuna bakıldığında, yapay zekâlara ve robotlara yönelik olarak hazırlanmış ve yürürlüğe konulmuş az sayıda düzenleme söz konusudur. Yapay zekâ ve robot araştırmaları kapsamında benimsenecek ilkeler bazı ülkeler ve çalışmalar yürüten şirketler tarafından açıklanmıştır. Bunlara ek olarak uzman kişiler tarafından gerçekleştirilen yapay zekâ ve robot konulu konferanslarda oybirliği ile kararlaştırılan bildiriler paylaşılmıştır. Örnek olarak, Birleşik Krallık ’ta robot üreticilerini, tasarımcılarını ve kullanıcılarını muhatap alarak yapılan bir çalışmada 5 prensip belirlenmiştir. Ayrıca Google CEO’su Sundar Pichai tarafından açıklanan Google’ın yapay zekâ uygulamalarındaki temel prensipler mevcuttur. Bununla birlikte Future of Life Enstitüsü tarafından düzenlenen Asilomar konferansında 23 maddelik yapay zekâ prensipleri oy birliği ile kabul edilip ilan edilmiştir. Bu konferansta araştırma konuları, etik ve değerler ile uzun vadeli konular başlıkları altında prensipler ele alınmıştır.
Robotik hukuku ile alakalı olarak AB düzeyinde yürütülen birçok çalışma yer almakta, ulusal araştırma merkezleri ile üniversitelere bağlı merkezlerin çatısı altında çeşitli projeler üretilmekte ve geliştirilmektedir. FP7 ve Horizon 2020, Avrupa Birliği düzeyindeki en kapsamlı çerçeveyi oluşturan ve birliğin gelecekteki konumunu sağlamlaştırma amacı taşıyan; inovasyonun desteklenmesi amacıyla oluşturulmuş bir programdır. Bu program kapsamında 80 milyar Euro miktarında teşvik verilmesi hedeflenmiştir. Bununla birlikte Avrupa’nın robotik alanındaki konumunu muhafaza etmek ve geliştirmek amacıyla SPARC adıyla ortaklık kurulmuştur. Buna ek olarak da euRobotics kuruluşu yer almaktadır. RoboLaw projesi kapsamında yapılan çalışmaların amacı ortaya çıkan robotik teknolojilerin yasal ve etik temeldeki etkilerini anlamak, bu teknolojilerin yaygınlaşması karşısında mevcut yasal çerçevelerin yeterli olup olmadığını ve robotik alanındaki gelişmelerin AB tarafından benimsenen ilkeleri, değerleri ve sosyal süreçleri nasıl etkilediğini ortaya çıkarmak olarak ifade edilmiştir.[10]
TEKNOLOJİNİN GELİŞMESİYLE DEĞİŞEN HAYATIMIZ VE HUKUK MESLEĞİNE OLABİLECEK ETKİLERİ
Teknoloji insan hayatına yön veren, iyi ve kötü anlamda etkiye sahip bir unsurdur. İnsan hayatını gün geçtikçe daha da kolaylaştıran teknoloji, bununla birlikte insan hayatına olumsuz etkileri de ortaya çıkmaktadır. Teknolojinin vazgeçilmez bir unsur haline gelmesi sebebiyle bu durum devletlerin kendi aralarında da bir rekabet içinde olmasına neden olmuştur. 2018 yılında bazı ülkeler yapay zekâ ve robotik çalışmaları için belirlenen ilkeleri ve bu alana ayrılan bütçelerini açıklamışlardır.
2018 yılında AB komisyonu, 1,5 milyar Euro AR-GE çalışmalarına ayırmış olup; ulaştırma, sağlık ve tarım alanlarında yapay zekâ gelişimini destekleme amacındadır. Fransa hükümeti, Paris’teki İnsanlık için Yapay Zekâzirvesinin sonunda Fransa’nın yapay zekâ araştırmalarında, eğitiminde ve endüstrisinde küresel bir lider haline gelmesi için 1,5 milyar euroluk planı’nı açıkladı. Çin’in yapmış olduğu planlama ise Ar-Ge, sanayileşme, yetenek geliştirme, eğitim ve beceri edinimi, standart belirleme ve düzenlemeler, etik normlar ve güvenlik için girişimler ve hedefler ile tüm ulusal yapay zekâ stratejilerinin en kapsamlı olanıdır. Kanada, ulusal yapay zekâ stratejisini yayımlayan ilk ülke olmuştur. 2017 federal bütçesinde ayrıntılı olarak ele alınan Pan-Kanada Yapay Zekâ Stratejisi, yapay zekâ araştırmalarına ve bu alanda çalışan araştırmacıların becerilerinin geliştirilmesine yatırım yapmak için 5 yıllık ve 125 milyon Kanada doları bütçesi olan bir plandır. Bu ülkeler gibi birçok Avrupa ülkesi, ABD, Hindistan, Japonya gibi ülkeler yüksek bütçeli yatırımları ile yapay zekâ ve robotik çalışmalarını hızlandırmışlardır. Ülkemizde ise özellikle özel sektörde yapay zekâ ve robot çalışmaları yürütülmekte ise de yapılan akademik çalışmalar, yapılan yatırımlar bakımından diğer ülkeler ile yarışabilecek seviyede değildir.
Ülkelerin devlet politikası olarak yapay zekâ çalışmaları için ayırdığı bütçelerden başka Facebook ve Google gibi uluslararası özel şirketler başta olmak üzere birçok şirket tarafından yapay zekâ çalışmaları için yüksek bütçeli planlamalar yapılmıştır. Yapay zekâ üzerine çalışmaları yoğunlaştıran Facebook ve Google, son yıllarda heyecanlandıran çalışmalar yapsa da aynı zamanda yapay zekânın ürkütücü yanını da ortaya çıkarmaktadır. Google tarafından üretilen “Google Assistant” Google I/O etkinliğinde tanıtılan yeni özelliği ile randevu veya rezervasyon için yapılacak telefon görüşmelerini gerçekleştirebilecek. Test edilen bu yapay zekânın, randevu almak için aradığı kuaför ile aralarında geçen diyaloğun, iki insan arasındaki konuşmadan farkı olmaması ve yapay zekânın karşı tarafı ikna ediciliği karşısında gelecek adına yapay zekânın daha da önemli hale geleceğini göstermektedir. Diğer yandan Facebook AI Research araştırmacıları tarafından üretilen iki sohbet robotunun kendi dillerini oluşturmaları sonrasında bu araştırmacılar tarafından iki program da kapatıldı. Bu iki yapay zekânın oluşturdukları yeni dil için herhangi bir komut veya insan girdisi bulunmamaktadır. Bu gelişmeyle birlikte yapay zekâların, fırsat verildiği takdirde insanlar tarafından girilen senaryolardan sapma eğilimli oldukları ilk kez saptanmış oldu.
Yapay zekâ çalışmaları için yapılan bu yatırımlar ve gelişmeler karşısında her meslekte olduğu gibi hukukta da avukatlık, savcılık ve hâkimlik mesleklerini yapay zekânın yapıp yapamayacağı tartışmaları ortaya çıkmıştır. Yapay zekânın bu gelişimi ile avukatlık mesleğinin yok olacağı ve yapay zekâlı bir robotun hâkimden daha iyi karar verebileceği tartışmaları gündeme gelmektedir. Bu tartışmaların gerçekleştiği bu zamanlarda avukatlık mesleğini etkileyecek ilk yapay zekâ avukatı Ross ABD’de IBM şirketi tarafından üretildi. ROSS, icra-iflas alanında hizmet vermek üzere geliştirilmiş; avukat, hukuki danışman ve içtihat kaynağı benzeri sıfatlarla işleyen bir yazılım. Amerika’nın yaşanan en büyük dolandırıcılık vakalarından biri olan Bernie Madoff’un davasında da kullanıldığını açıklayan IBM, veri toplama konusunda ROSS’un davanın gidişine büyük katkısı olduğunu paylaştı. Akabinde ise ünlü hukuk bürolarından Baker&Hostetler Hukuk Bürosu AI ROSS’u işe aldığını açıkladı. Ancak günümüzde bir avukatı vazgeçilmez yapan şeylerden birisinin kişisel iletişim ve duygusal zekâ olduğunu, bunlarında şimdilik yapay zekâ tarafından karşılanamadığı belirtilmektedir.[11] Şu aşamada yapay zekâların avukatların yerini alması mümkün olmayıp önemli yardımcıları olabilecekleri dile getirilmektedir. Hâkimlik mesleği için ise farklı görüşler söz konusudur. Duygusal zekânın verilecek kararlarda önemli bir ölçüt olacağı ve böylelikle robot hâkimlerin veya yapay zekânın hiçbir zaman hâkimlik mesleğini yerine getiremeyeceği düşünülmektedir. Bunun aksine duygusal zekâdan yoksun bir robotun veya yapay zekânın daha doğru kararları verebileceği de ifade edilmektedir.
Ülkemizde her meslekte olduğu gibi hukukta da teknolojik gelişmelerden etkilenmesi kaçınılmazdır. Hukukumuzun gündeminde özellikle hukuk fakülteleri sayısının, mezun olan hukuk öğrenci sayısının ve avukat sayısının fazla olmasından dolayı tartışmalar söz konusu olsa da asıl tartışılması gereken konunun yapay zekâ karşısında hukuk öğrencisinin veya avukatın yerinin ne olacağı daha doğru bir tartışma olabilecektir.
KAYNAKÇA
[1] Doç. Dr. Volkan Dülger, Robotlar, “Yapay zekâ ve Hukuksal Tartışmalar” Erişim 11 Ağustos, 2018. http://robotic.legal/robots-artificial-intelligence-and-legal-arguments
[2] Doç. Dr. Volkan Dülger, Robotlar, “Yapay zekâ ve Hukuksal Tartışmalar” Erişim 11 Ağustos, 2018. http://robotic.legal/robots-artificial-intelligence-and-legal-arguments
[3] Ersoy, Çağlar. Robotlar, Yapay Zekâ ve Hukuk. İstanbul: On iki Levha Yayınları, 2017, s.31
[4] Av. Ünsal, Burçak. “Genç Hukuk”. Program. Yapay Zekâ. Beykent TV. 8 Şubat 2018.
[5] Ersoy, Çağlar. Robotlar, Yapay Zekâ ve Hukuk,s.33
[6] Ersoy, Çağlar. Robotlar, Yapay Zekâ ve Hukuk,s.36
[7] Ersoy, Çağlar. Robotlar, Yapay Zekâ ve Hukuk,s.82
[8] Ersoy, Çağlar. Robotlar, Yapay Zekâ ve Hukuk,s.146
[9] Doç. Dr. Volkan Dülger, Robotlar, “Yapay zekâ ve Hukuksal Tartışmalar” Erişim 11 Ağustos, 2018. http://robotic.legal/robots-artificial-intelligence-and-legal-arguments
[10] Ersoy, Çağlar. Robotlar, Yapay Zekâ ve Hukuk,s.45
12-) Jo, Jaerin, “Artificial justice:would robots make good judges?”, TED-Ed Student Talks, 20 Mart 2018
13-)Kemp, Richard. “Law Firms and AI Adoption”, Kemp IT Law, 14 Kasım 2016.
14-)Susskind, Richard. “How A.I. will excel at legal” Bloomberg Law, 24 Mayıs 2016
15-)Vollmer, Charlie. “Artifical Intelligence will never exist but it is much better than that” TEDx Talks, 4 Nisan 2018
16-)Arruda, Andrew, “The world’s first AI legal assistant”. TED Institude, 21 Aralık 2016
Comments